Para getirecek hastaya doktor ‘çorbasıyla’ gelir

Aile hekimlerinin sayısının hızla artması, hekimler arasındaki rekabeti de kızıştırdı.

Türkiye’de 2006 yılında 7 kentte pilot uygulamasına başlanan aile hekimliği, geçtiğimiz yıl tüm illere yayıldı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre sayıları 20 bin 200’e ulaşan aile hekimleri, hasta sayılarını artırabilmek için kapı kapı gezmekten, hastalarına çorba götürmeye kadar pek çok yola başvuruyor. Sağlık Bakanlığı, şu anda 3 bin 500 kişiye düşen bir aile hekimi sayısını, 2023 yılında 2 bin kişiye bir aile hekimine çıkarmayı hedefliyor. Aile hekimleri, en az bin, en çok 4 bin hastaya bakabiliyor.

‘MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ’ OLDU
Açılan muayenehanede ya da sağlık ocağından dönüştürülen kliniklerde en az iki hekimin olması zorunluluğu bulunuyor. 2009’da sadece 35 kentte hizmet veren aile hekimlerinin sayısı bir yılda artıp tüm kentleri kapsar hale gelince, hasta sayısını artırmak ve kayıtlı hastalarını da kaybetmemek isteyen hekimler arasındaki rekabet de kızıştı. Hasta kapma yarışı ‘müşteri memnuniyeti’ politikasına dönüşünce bazı hekimler kapı kapı gezip potansiyel hastalarına kendilerini tanıtmaya başladı. Kadıköy bölgesinde hizmet veren bir aile hekimi, verdiği ilaçlarla bir türlü iyileşemeyen hastasına çorba götürürken, bazı hekimlerin de hastanın muayenesi bittiğinde ilacı telefonla eczaneden getirttiği ifade ediliyor.

YILLIK İZİNDE KAPTIRIYORLAR
Aile hekimleri arasında en çok yaşanan sorun yıllık izin döneminde gerçekleşiyor. Aile hekimliğinde kayıt esas alındığı için hastalar, istedikleri hekime gidebiliyor ya da memnun kalmadığı hekimi değiştirebiliyorlar. Adını vermek istemeyen bir aile hekimi, tatil dönemlerinde diğer muayenehane ya da sağlık ocağında bulunan hekimlerin, izne çıkan hekimin hastalarını kapmak için uğraştığını dile getiriyor. Bu nedenle bazı sağlık ocakları, hasta istese bile kimsenin kimseden hasta almaması için anlaşma yapıyor.

AİLE HEKİMLERİ, GENÇ VE SAĞLIKLI HASTA AVINA ÇIKACAK
‘Aile hekiminden sevki olmayan hastanın hastaneye ya da uzman doktora gidemeyeceği’ açıklamalarını değerlendiren bir aile hekimi, sevk edilen her hasta için maaştan kesinti yapılması nedeniyle hiçbir hekimin sevk yolunu tercih etmeyeceğini öne sürüyor. Sevk sisteminin işlemesi durumunda 4 bin hastası olan bir aile hekiminin günde 80 hastaya bakması gerekeceğini dile getiren hekim, şunları söyledi: “Bu sistem için üst sınır olan 4 bin hasta sayısı çok fazla; bu rakamın bin 200’e indirilmesi gerekir. Sistem uygulanmaya başlarsa, şu anda yarısı özel ve diğer hastanelere giden hastalar, aile hekimine gidecek. Tüm hastalar geleceği için daha çok sevk olacak ve hekim aynı sayıda hastası olmasına karşın daha fazla kesintiye maruz kalacak. Bir yandan da hasta kaybetmek istemeyecek. Hastaları sevk etmediğinde bu sefer hastayla hekim arasında gerginlik olacak. Sonuçta aile hekimi bazı uzmanlık gerektiren hastalara da bakamayacağı için bu sefer kendisi, genç, sağlıklı hasta aramaya başlayacak.”

ÖZEL HASTANE DOLAŞMAYA BAŞLADILAR
Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in sevk zincirinin yakında başlayacağını söylemesi sektörde ‘2012 yılı başından itibaren sevksiz hastanelere gidilmeyecek olarak’ yorumlandı. Eğer bir değişiklik olmazsa yeni dönemde hasta önce aile hekimine gidecek ve hekim sevk ederse hastaneye gidebilecek. Ancak pek çok özel hastane sevk zincirine geçişe sıcak bakmıyor. Adını vermek istemeyen bir özel hastane yöneticisi, özel sektöre verilen destekler ve yapılan yatırımlardan sonra bu kararla pek çok hastanenin kapanmak zorunda kalacağının altını çiziyor. Bazı özel hastanelerin ise aile hekimleriyle gizlice anlaşacağını dile getiren söz konusu yönetici, böyle durumda ortaya çıkabilecek etik dışı yöntemleri ise şöyle sıralıyor: “Bazı aile hekimleri şimdiden hastaneleri dolaşmaya başladı; bize de gelenler oldu. Sevk sistemi işlemeye başlarsa örneğin aile hekiminin sevk ettiği için 2 lirası kesiliyorsa, özel hastane ona 4 lira verecek. Bu sefer de hastane hastadan daha çok tahlil isteyecek. Bu da Sosyal Güvenlik Kurumu‘nun bütçesindeki makasın daha da açılmasına neden olacak.”

TTB: TASVİP ETMİYORUZ
Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2. Başkanı Özdemir Aktan, hasta kapma yarışına giren aile hekimlerinin buldukları uygulamaları tasvip etmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Sağlığın piyasalaştıkça etik dışı hareketlerin arttığını dile getiren Aktan, “Hekimin hasta sayısı düştükçe maaşı da düşüyor ve bu tür yollara başvuruluyor. Birinci basamak, bir kamu hizmeti ve ücretsiz olmalı” dedi.

BAZI ECZANELER REÇETE KARŞILIĞI KİRAYI ÜSTLENİYOR
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, daha önce yaptığı açıklamada, 2011 yılının ilk yarısındaki toplam reçetelerin yüzde 46’sının aile hekimleri tarafından yazıldığını belirtmişti. İlaç harcamalarını bir türlü kısamayan, bu yüzden de bütçe hedefini tutturamayan Sosyal Güvenlik Kurumu, aile hekimlerinin reçetesini beş ilaçla kısıtlamaya çalışmış, ancak Danıştay bu kararı geçtiğimiz aylarda bozmuştu. Şimdi reçetelere sadece üç ilaç yazılabileceği, bu rakamı geçen her bir ilaç için hastanın 1’er liralık katkı payı ödemesi şartı getirildi. Ancak sağlık sektörü tarafından bunun ne kadar yaptırımı olacağı bilinmiyor. Zira yine adının açıklanmasını istemeyen bir aile hekimi, bazı eczanelerin, bazı hekimlerle anlaştığını, eczanelerin yanına açılan muayenehanelerin kirasının bu eczacılar tarafından ödendiğini iddia ediyor.

BAKAN ÇELİK NE DEMİŞTİ?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 8 Kasım günü yaptığı açıklamada aile hekimliği sisteminde sevk zincirinin yakında başlayacağını söyledi. Bakan Çelik, “Vatandaş kendi hastalığı hakkında kendisi teşhis koyup aile hekimine değil, devlet ya da üniversite hastanesindeki bir profesöre gitmesi gerektiğine karar veriyor. Yani hasta kendi kendini sevk ediyor. Hastanın bu tercihi sisteme maliyet yüklüyor” deyip sevk zincirinin yakında başlayacağını söylemesi sektör tarafından 2012'de uygulama başlıyor olarak yorumlandı.

EBRU ERDOĞAN- GAZETE HABERTURK